20 Kasım 2007 Salı

Uykusuzluk cinsel gücün en büyük düşmanı


ANKARA (İHA) - Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe, uyku bozukluklarının cinsel sorunlara neden olduğunu belirterek, "Uykusuzluk, başta cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu, orgazm olamama olmak üzere cinsel işlev bozukluklarına yol açabilir ve cinsel ilişkide başarıyı olumsuz etkileyebilir" dedi.

Dr. Keçe, cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıktığı geçici ve kısa süreli uykusuzlukların, hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin sıkça kullanıldığı cinsel terapi uygulamaları ile düzeltilebildiğini kaydetti. Son aylarda cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu ve orgazm olamama sorunları yaşıyorsanız, çabuk sinirleniyorsanız, sabah yorgun uyanıyor, stres, unutkanlık ve konsantrasyon bozukluğundan sıkça yakınıyorsanız altında yatan neden bir uyku bozukluğu olabilir. Dr. Cem Keçe, cinsel isteksizlikten ereksiyon problemlerine, trafik kazalarından iş hayatında başarısızlığa kadar yaşamın pek çok alanını olumsuz etkileyen ve 'dissomniya' adı verilen uyku bozukluklarının her geçen gün yaygınlaştığını ve çeşitli tiplerinin olduğunu ifade etti. Sağlıklı uykunun tanımının saat üzerinden yapılmasının yanlış olduğunu söyleyen Dr. Cem Keçe, "Çünkü bazı kişiler için 5-6 saatlik uyku yeterli olurken, bazı kişiler ise normalde 10-12 saat uyku uyurlar. Sağlıklı uyku etkin ve dinlendirici olan bir uykudur. Etkin uyuyan kişi uyandığında kendini cinsel olarak arzulu, zinde, formda ve yeni bir günü yaşamaya hazır hisseder. Bu açıdan bakıldığında her gece ortalama 8 saatlik (6 ila 9 saat arasında) bir uyku normal sınırlarda kabul edilmektedir" diye konuştu. Uyku bozukluklarının cinsel sorunlara neden olduğunu anlatan Keçe, şöyle devam etti:

"Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu adı verdiğimiz uykuda nefes almanın kısa aralıklarla durması durumlarında; başta cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu, orgazm olamama olmak üzere cinsel işlev bozukluklarına sık rastlanmakta ve cinsel ilişkide başarıyı olumsuz etkilemektedir. Ancak yumurta tavuk hikayesinde olduğu gibi, cinsel sorunların da kafaya takılması kişide uykusuzluğa yol açabilir. Çünkü cinsel sorunlarla birlikte var olan uykusuzluk, bu sorunların çözümüne yönelik bir refleks mekanizmasıdır. Kişi kafasına takmadığını düşünse bile cinsel sorunlar, gün içinde farkında olunmadan zihni meşgul eder ve bu meşguliyet uykudan hemen önceki zamanda daha da büyür, sorunlar su yüzüne çıkar ve uykuyu olumsuz etkiler."

Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda kandaki oksijen seviyesinin düştüğünü iddia eden Dr. Keçe, kandaki oksijen seviyesinin düşmesinin gün içinde halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve yorgunluk yaptığı gibi, cinsel fonksiyonların da yeterince yerine getirilememesine neden olduğuna dikkati çekti. Enstitü olarak yaptıkları araştırmalar ve anket çalışmaları sonucunda, uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromu olanlarda dolaşımdaki testosteron miktarının azalmasıyla ve stres hormonlarından kortizol salınımının artmasıyla ilişkili olarak cinsel sorunların meydana gelebildiğinin ortaya çıkarıldığını belirten Dr. Keçe, "Bilindiği gibi testosteron hem erkeklerde ve hem de kadınlarda cinsel istekten sorumlu olan bir hormondur ve kandaki düzeyi başka uykusuzluk, stres, anksiyete, depresyon, evlilik sorunları, iç çatışmalar gibi duygu durumdaki değişikliklerden etkilenir. Yani cinsel gücün en büyük düşmanlarından biri düzensiz uykudur" şeklinde konuştu. Uykusuzluk, horlama ve uyku apne sendromunun erkekleri kadınlara göre cinsel fonksiyonlar açısından daha fazla etkilediğini ifade eden Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe, "Sertleşme problemi genellikle cinsel ilişkiyi imkansız ve doyumsuz kıldığı ve erkeklerin cinsel ilişkiye aktif olarak katılımları beklendiği için, erkekler kadınlara göre daha fazla hekime başvurma ve yardım arayışına girme eğilimindedirler. Ayrıca erkeklerin kadınlara göre daha fazla vardiyalı çalışmaları da uyku düzenlerini bozan bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi.

Dr. Keçe, uyku bozukluklarında başta kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon bilim dallarından hekimlerle cinsel terapistler birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Uyku bozuklukları nedeniyle meydana gelen cinsel sorunların kader olmadığının altını çizen Cinsel Tıp Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; uyku bozukluklarıyla birlikte cinsel sorun yaşayanlara şu önerilerde bulundu:

- Uykunuzu düzenli bir şekilde almaya çalışın.
- Elinizden geldiğince aynı saatte uyuyup aynı saatte kalkmaya çalışın.
- Yatmadan bir süre önce banyo yapın. Ilık bir banyo veya ılık bir süt uykuya dalmanızı kolaylaştırabilir.
- Yatma zamanına yakın ağır yemek yemeyin.
- Beslenme saatleriniz düzenli olsun, aç yatmaktansa hafif bir şeyler yiyerek uyuyun.
- Kahve, çay, kola uykuya dalışı zorlaştırdığından, alkol ise uykuya dalışı kolaylaştırmasına karşın kalitesini bozup sabah yorgunluğuna neden olduğundan kullanmayın.
- Akşamları ev içi veya dışında sosyal aktivitelere katılın ancak uyku saatinden önce gerilim oluşturabilecek diyaloglardan kaçının.
- Yatak odasında kitap okumayın, TV seyretmeyin, yemek yemeyin, sadece dinlendirici müzik dinleyin, uyuyun, cinsel ilişkiye girerek rahatlayın.
- Ortamın ısısı, gürültü olup olmaması, yatak değişikliği gibi alışkanlıklarınıza özen gösterin.
- Gündüz uykularından sakının.
- Sabahları fiziksel egzersiz yapın ve gün içinde egzersizi arttırın ancak uyku zamanı uyarıcı egzersizden kaçının.
- Uyku hijyenine dikkat edin