Gelecek Yüzyilin En Önemlİ Hastaliği “obezite”
AIDS, Hepatit B, Hepatit C, Kanser gibi günümüzün en korkulan hastalıkları önümüzdeki yüzyılda geride bırakacak tek bir hastalık var: Obezite(şişmanlık). Asrımız insanının en önemli özellikleri olan hareketsizlik, fast-food tipi beslenme, hormonlu gıdaların yenmesi şişmanlığı hazırlayan temel faktörlerdir. Obezite, ölümlerin en sık sebebi olan Kalp-Damar Hastalıkları (Kalp Krizi, Damar Sertliği), Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon), Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus), Kan Yağlarının Yüksekliği (Hiperlipidemi), İnme (felç) gibi hastalıkları oluşturan ölümcül bir hastalıktır. Obezite son 15 yıldır gelişmiş ülkeler başta olmak üzere hızla artmaktadır. Aynı oranda artmaya devam ederse Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’de 2030 yılında nüfusun %100’ü şişman olacaktır.
Obezite ölümcül bir hastalık olmasından dolayı tedavisi çok önemli olduğunu belirten Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Mesut Başak Obezitenin tedavisine yaklaşırken sadece bir estetik problemi çözmek amacı ile değil, bir kanser veya AIDS veya SARS gibi çok ciddi hastalıkları tedavi ediyormuş gibi bilimsel düşünmek gerektiğini belirten Başak, obezite ve tedavisi ile ilgili şu bilgileri verdi;
Obezite sadece ne olduğu bilinmeyen diyetlerle veya akupunktur ile veya ilaçla veya egzersizle tedavi edilebilecek kadar basit bir hastalık değildir. Şişmanlığın bedensel ve ruhsal bozukluklar olmak üzere iki problemli yönü vardır. Bu sorunlar ancak bilimsel olarak İç hastalıkları Uzmanı ve Psikiyatri Uzmanı tarafından çözülebilir. Tedavi protokolünün temelini de diyet, ilaç, egzersiz ve psikoterapi oluşturmaktadır.
Obezite, şişmanlık demektir. Obezite, genetik ve çevre etkileşimleri olduğu gibi irade yetersizliği ile açıklanamayacak kadar ciddi, karmaşık ve kronik bir hastalıktır.Vücutta fazla miktarda yağ dokusunun olması sebebiyle gelişir, çok sayıda faktöre bağlıdır ve tıbbi tedavi gerektirir. Obeziteden, besinlerle aşırı miktarda alınan yağlar ve fiziksel aktivite eksikliği sorumludur. Şişmanlığın en önemli risk faktörlerini fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları, yaş, cinsiyet , ırk, eğitim düzeyi, evlilik, doğum sayısı, genetik oluşturmaktadır. Obezite % 25-40 oranında genetik olarak geçer.Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılmaktadır. Ülkemizde toplumun %25’i şişmandır(erkeklerin %7.9’u, kadınların %23.4’ü). Obezite son 15 yıldır gelişmiş ülkeler başta olmak üzere hızla artmaktadır. Aynı oranda artmaya devam ederse Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’de 2030 yılında nüfusun %100’ü şişman olacaktır.
Normal olarak yağ, vücut ağırlığının erkeklerde %20'sini, kadınlarda %25'ini oluşturur. Yağ dokusu, vücuttaki en büyük ve en verimli enerji deposudur. Yağdan metabolize edilen enerji miktarı, karbonhidratlar ve proteinlerin yaklaşık iki katıdır. Vücuttaki bu yağ miktarının artması sonucunda obezite oluşuyor. Obeziteyi “Vücut Kitle İndeksi (VKI)= Vücut ağırlığı(kg) / Vücut yüzeyi(m2)” ile belirleriz. VKI’lerine göre insanları şöyle gruplandırabiliriz:
Vücüt Kitle İndeksi 18.5 den az olanlara zayıf
18.5- 24.9 arasında olanlara normal
25 - 29.9 arasında olanlara fazla kilolu
30 - 39.9 arasında olanlara şişman (obez)
40 dan büyük olanlara ölümcül şişman denir.
Toplumdaki insanların vücut kitle indexine göre %25’i normal, %25’i normal kilolu olmakla beraber şişmanlığa genetik olarak eğilimli, %25’i fazla kilolu, %15’i şişman ve %10’u ölümcül şişmandır.
Obezitenin yüksek sağlık harcamalarına yol açtığı en önemli hastalıklar şunlardır:
Koroner kalp hastalığı (kalp krizi gibi),
Yüksek tansiyon (hipertansiyon),
Kan yağlarının yükselmesi (hiperkolesterolemi ve hipertrigliseridemi),
Damar sertliği (atheroskleroz),
Şeker hastalığı(diabetes mellitus),
İnme (felç),
Gut hastalığı,
Eklemlerde kireçlenme,
Topuk dikeni,
Bazı kanserler (meme, rahim, safra kesesi, kalın barsak, prostat kanserleri),
Yemek borusu iltihabı (özofajit),
Mide fıtığı,
Safra kesesi taşları, karaciğerde yağlanma,
Cilt çatlamaları,
Ciltte aşırı kıllanma (özellikle kadınlarda),
Uykuda nefes alamama (uyku apnesi),
Psikososyal durumda kötüleşme (özgüvende azalma, sosyal yaşamdan uzaklaşma,
Sıkıntı, anksiyete ve depresyon,
Sigara ve alkol alışkanlığı,
Fiziksel aktivitede azalma, işsizlik),
Erken ölümler (1990 yılında ABD’de ölüm nedenlerinin başında sigara, ikinci sırada ise obezite gelmektedir).
Obezlerde kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranı, obez olmayanlara göre 4 kat daha fazladır. Obezlerde hipertansiyon, obez olmayanlara göre 3 kat daha sık görülür. Görüldüğü gibi obezite sadece kültürel, ticari ya da kozmetik/estetik bir sorun değildir.
Şişmanlık mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bu tedavinin ilkelerini eğitim, diyet, egzersiz, bozulmuş yeme alışkanlığının düzeltilmesi, ilaç kullanımı ve cerrahi müdahaleler oluşturmaktadır. Hastalığın ve tedavinin temel taşları olan psikiyatri uzmanı, iç hastalıkları uzmanı, diyetisyenin uyum içinde ve sabırla çalışması gerekir.VKI %30’dan büyük olan tüm hastalara tedavi başlanmalıdır. Şeker hastalığı ve kalp-damar hastalığı olanların tedaviye alınma şartı ise VKI’nin %27’den büyük olmasıdır. Obezite tedavisinin en önemli amaçlarını kilo verilmesinin sağlanması, risk faktörlerinin iyileştirilmesi, uygun süre içinde kilo verilmesi, tekrar kilo alımının uzun dönemde engellenmesi, aktif bir hayat düzeninin sağlanması, hayat kalitesinin artırılması oluşturmaktadır.
Şişmanlık ümitsiz bir hastalık değildir, fakat tedavi edilmezse ümitsiz hastalıklara yol açabilir.Sağlık kaybedilmeden kıymeti bilinmesi gereken bir değerdir.
1 yorum:
Sitenizde vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim.
http://www.hamilelikbelirtileri.co/ ile
ilgili de sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Yorum Gönder