hıçkırık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hıçkırık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Neden hıçkırırız?

Akciğerlerimiz kaburgalarımızın içinde birer torba gibi dururlar. Nefes aldığımızda bu torbalar içerlerine alabildikleri kadar hava alarak şişerler. Göğsümüzü karnımızdan ayıran ve akciğerlerimizin altına bitişik büyük bir kas olan diyafram, büzüşerek ciğerlerimizin genişlemesini sağlar, nefes almamıza yardımcı olur.

Süratli yemek yenildiğinde, yutkunma neticesinde yemek ile birlikte bir miktar da hava alınır. Hıçkırık, yiyeceğin yüzeyine yapışarak sindirim sistemine giren bu havayı atmak için sistemin gösterdiği bir tepkidir. Diyafram süratle büzüşerek, çok ani ve hızlı nefes almamızı sağlar. Bu arada boğazımızın üst tarafında, ses tellerimizin bulunduğu kısımda bir kapanma olur ve buradan geçen hava bir an bloke edilir. Bu da 'hıck' şeklinde bir sesin çıkmasına neden olur.

Midedeki bir olayla diyaframın ilişkisi, bu iki organdaki sinirlerin birbirine çok yakın hatta iç içe geçmiş olmalarındandır. Bu nedenle en çok yemekten sonra hıçkırırız. Sindirim işlemi bittikten sonra hıçkırık olmaz. Hıçkırığı önlemek için çok çeşitli öneriler vardır.

Baş aşağı durmak, yavaş yavaş su içmek, kolları yukarıda tutmak, nefesi tutmak, ileride bir noktaya bakarak derin nefes almak, buzlu su içmek, nefesi tutarak üç kere yutkunmak, nane yutmak, parmağı kulağa bastırarak su içmek ve korkutmak gibi.

Bunlardan korkutarak insanı şok etmek, dolayısıyla sinir sistemini etkilemek, derin nefes alarak diyaframın mideyi itmesini sağlamak ve de kandaki düşük karbondioksit seviyesinin hıçkırığın oluşumunu hızlandırdığı bilindiğinden nefesi tutmak en mantıklı önlemlerdir.

Aslında ise bu önlemlerin hiçbirine gerek yoktur. Hıçkırıklar yaklaşık 5 saniyede bir olur ve genellikle bir dakikadan fazla sürmezler. Siz önlemlerle uğraşırken, o zaten kendi kendine kesilir. Hıçkırığı kesmek için kabul edilen genel görüş hiçbir önlemin hıçkırığı kesmediğidir. Ancak aylarca süren istisnai durumlarda, muhakkak tıbbi müdahale gerekir, hatta bu durumlarda sinirler üzerinde operasyon yapılması bile gündeme gelebilir.

Çok miktarda biber yemek gibi kimyasal yanmaların, enfeksiyonların ve ülser gibi hastalıkların da hıçkırığı meydana getirebilecekleri ileri sürülüyor. Hıçkırık süresince bir şey yememekte ve içmemekte fayda vardır, çünkü bu sırada tekrar fazla hava alınabilir.

Hıçkırığı önlemek için en iyisi yemeği yavaş yiyin, çok miktarda yemeyin, yemek yerken karbonatlı içki içmeyin, yemeğe konsantre olun, çok konuşmayın ve gülmeyin. Yemeğe saygınız ne kadar artarsa, hıçkırık o kadar azalır.

5 Temmuz 2007 Perşembe

İnatçı hıçkırığı dikkate alın

İrlandalı bir bilim adamı, ısrarla geçmeyen hıçkırığın, kilo kaybı ve yutkunma güçlüğü gibi
belirtilerle birlikte yemekborusu kanserinin belirtisi olabileceğini söyledi.

Dublin’deki James Connolly Hastanesi Uzmanı Prof. Dr. Tom Walsh, bir toplantıda yaptığı konuşmada,
bazı yemekborusu kanseri hastalarının “inatçı hıçkırıktan” yakındıklarını belirtti.

99 kanser hastası üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların yüzde 27’sinin, “inatçı hıçkırıktan”
yakındıkları, yüzde 6’sının ise hıçkırık nedeniyle doktora gittikleri kaydedildi.

Hıçkırmanın bugüne dek kanser belirtisi olarak kabul edilmediğini belirten Dr. Walsh, hastalıkla
hıçkırma arasındaki ilişkinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak kanser hastalarındaki inatçı
hıçkırığa diyaframdaki bir sinirin neden olduğunun düşünüldüğünü söyledi.

Dünyada 6. en yaygın kanser türü olan yemekborusu kanseri, her yıl yaklaşık 400 bin kişide
saptanıyo. Sigara içmek ve alkol kullanımı, en önemli risk faktörleri arasında sayılıyo.