vitamin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vitamin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2007 Çarşamba

Vitamini doğru kullanma rehberi

Vitamin ve mineraller ihtiyaca göre kullanılırsa başta kanser olmak üzere pek çok hastalığı önlüyor, ancak fazla veya bilinçsiz kullanımı tam tersi etki yaparak riski artırıyor.



İZMİR - Yeterli ve dengeli beslendiğinizi düşünüyor musunuz? Sağlıklı mısınız? Eğer yanıtlarınız evetse, günlük diyetinizde seçtiğiniz besinler günlük vitamin ve mineral ihtiyacınızı karşılıyor ve dışarıdan vitamin ve mineral desteği (supleman) alımına gerek yok demektir.


KİM, HANGİ VİTAMİNİ ALMALI
Ağır menstrüel (adet) kanaması olanlar: Demir minerali.
Gebe ve emzikli kadınlar: Demir, folat ve kalsiyum.
Menopoz dönemindeki kadınlar: Kalsiyum minerali.
Çok düşük kalorili diyetle beslenenler: Multivitamin.
Vejetaryenler: Kalsiyum, demir, çinko, B12 ve D vitamini.
Süt ve türevlerini sınırlı alan ve yeterince güneş ışığından yararlanamayanlar: D vitamini.
Sağlıklı bir diyetle beslenemeyenler: Doktorlarının önereceği bir veya daha fazla vitamin ve mineral alabilir.

ZARARLARI
Suplemanların azı karar çoğu zarardır. Bazı suplemanların aşırı tüketimi kısa dönemde kusma, ishal, saç dökülmesi gibi sorunlara, uzun dönemde ise böbrek taşları, karaciğer ve sinir sistemi hasarına neden olabilir. Yağda eriyen vitaminler vücutta depolandıkları için yüksek doz alımları durumunda toksik etki göstererek zehirlenmelere hatta ölüme bile neden olabilirler. Örnek olarak aşırı A vitamini alımı durumunda karaciğer ve kemik hasarı, baş ağrısı, ishal ve doğumsal bozukluklar görülebilir. Aşırı D vitamini alımı kemik ve böbrek hasarına neden olabilir.



Son yıllarda yapılan araştırmalar vitamin ve antioksidanların sanılanın tam aksine kanser riskini artırdığını gösteriyor. Örneğin 2000 yılında yayınlanan bir araştırmada, beta karoten (A vitamininin öncüsü) ve E vitamininin sigara içen erkeklerde akciğer kanser riskini yüzde 18 ve kansere bağlı ölüm riskini yüzde 8 oranında artırdığı kanıtlandı. 2002 yılında kalp hastalığı riski yüksek kişilerde multivitamin kullanımının 5 yıl sonunda ne kalp krizi, felç, kanser ne de diğer ciddi hastalık risklerini azaltmadığı da belirlendi. Ekim 2004’te yayınlanan Lancet isimli tıp dergisinde 170 bin kişi üzerinde yapılan 14 büyük klinik çalışma sonucu A, C, E vitamini ve beta karoten kullananlarda mide-bağırsak kanserlerinden ölümlerin daha fazla olduğu, sadece 4 çalışmada selenyum mineralinin kanser riskini azaltabileceği saptandı.

İKİ VİTAMİN PİYASADAN ÇEKİLDİ
2004 yılı sonunda böbrek kanseri ve böbrek yetersizliğine neden olan aristolochic asit içeren Expellin ve Cardioflex isimli 2 doğal beslenme ürünü piyasadan çekildi. Bu veriler ışığında düzenli olarak vitamin hapı kullananların yüzde 9’unun vaktinden önce yaşamlarını yitireceği hesaplandı. “Vitamin, mineral ve antioksidanlar da ilaçtır, asla gelişigüzel kullanılmamalıdır” diyen uzmanlar, besinlerin içerisinde vitamin ve mineraller dengeli olarak bulunduğunu söyledi

Ekmeğin esmeri vitamin deposu

Karbonhidrat ve protein kaynağı olan ekmek, beslenme programı içerisinde yer alması gereken önemli bir besindir.


Ekmeğin beyazı yerine kepeklisi, çavdarlısı, tam tahıllısı tercih edilmelidir.

Diyet sözcüğü gündeme geldiğinde tüketiminden vazgeçilen ilk besin hiç şüphesiz ekmektir. Peki, insanların gerçekten kilo almasına neden olarak gördükleri ve diyetlerinden ilk çıkardıkları besin olan ekmek, gerçekten kilo alma üzerinde bu kadar etkili midir? Ne miktarda tüketilmedir?

Ekmek, buğday, mısır, çavdar ve arpa gibi tahılların unlarına maya, katkı maddesi, tuz ve suyun belli oranlarda karıştırılıp yoğrulması ve hamurun belli bir süre mayalandıktan sonra pişirilmesiyle elde edilen temel bir besin maddesidir.

Türkiye'de, insanların gündelik hayatlarında tükettikleri enerjinin yüzde 66'sı tahıllardan ve bu oranın yüzde 56'lık kısmı yalnız başına ekmekten karşılanmaktadır.

Üç bölümden oluşuyor

Karbonhidrat ve protein kaynağı olan ekmeğin beyaz, kepek, çavdar, mısır, tam tahıllı, çok tahıllı gibi pek çok çeşidi bulunmaktadır. Tahıl tanesi öz, kepek ve endosperm olmak üzere 3 bölümden oluşur.
B grubu vitaminleri, çinko, magnezyum, selenyum, krom gibi mineraller, lif, fenol, fitat, saponinler gibi maddeler öz ve kepek bölümlerinde daha çok bulunur. Endosperm daha çok nişasta ve proteinden oluşmuştur. Öğütme işlemi sırasında beyaz ekmek, B grubu vitaminleri ve mineraller açısından oldukça fakir hale gelir.

Beyaz ekmekle tam tahıl ekmeği arasındaki farklar

Beyaz ekmek besin öğesi içeriği bakımından tam tahıllı ekmeğe göre oldukça fakirdir. Tam tahıl ekmeği posa, E vitamini, selenyum, demir, magnezyum, çinko ve B vitaminleri gibi öğeler bakımından zengindir.

Beyaz ekmek üretilirken posa kaybı olur. Posa kronik hastalık riskini azaltan, kabızlığa, hemoroit ve divertiküllere, kolon ve meme kanseri başta olmak üzere bazı kanserlere karşı koruma sağlayan, kötü kolesterolü düşürerek kalp hastalığı riskini azaltan, kan şekerinin dengelenmesini sağlayan, kalorisi olmadığı için rahatlıkla tüketilebilen önemli besin öğesidir.

Beyaz ekmeğin glisemik indeksi yüksektir. Glisemik indeksi yüksek olan besinler hızlı emilir, hızla kana karışır ve sonrasında açlık hissi gelişir, yeniden yemek yeme ihtiyacı hissedilir.

Tam tahıl ekmeği kalp hastalıkları, kanser ve diyabet riskini azaltan pek çok bileşeni de içerir. Tam tahıl ekmekleri, hem pek çok kronik hastalığı önlediğinden hem de zayıflama diyetlerinde tokluk hissi sağladığı için beslenmemizde sıklıkla kullanılmalıdır.

Sonuç olarak ekmek, getirdiği yararlar nedeniyle beslenme programı içerisinde yer alması gereken önemli bir besindir.

Ancak beyazı yerine kepeklisi, çavdarlısı, tam tahıllısı gibi sağlık aşısından daha yararlı olanları tercih edilmelidir. Fazla tüketim aşırı enerji alımına neden olacağı için, her birey ihtiyacı kadar tüketmeye çalışmalıdır.